Biz Tayyare Limanı olarak doğanın ve yeşilin korunmasını bir tercih olarak değil, zorunluluk olarak görüyoruz. Çünkü güçlü bir geleceğin ana kaynağı sağlıklı bir ekosistemdir.
İster fiziki ister online ticaret yapın. Yaptığınız işi hafife alarak, yeterli bütçe, yeterli zaman ve yeterli bilgi sahibi değilseniz şüphesiz batarsınız!
Armut dibine düşer de bana sorarsa “Evet”. Ama sorar mı?, bilmiyorum. Çünkü ben babama sormadım…
Bu deyiş aslında ‘ürününü iyi yapanın kolay müşteri bulacağını’ ifade eden bir söz. Ürününüzü siz ne kadar kaliteli yaparsanız yapın, artık sinek Bağdat'tan gelmiyor. Küresel bir rekabet var. Sizin mutlaka müşteri algılarını takip eden ve pazarlamaya odaklanan bir bakış geliştirmeniz gerekiyor.
Düzceli olupta Düzce’yi gezmeyen, bilmeyen o kadar insan var ki. Ne yazık ki bunların en başında da ben gelirim galiba. Yaşadığımız şehri gezip dolaşmadan yurt dışı ya da büyük şehir turu hayalleriyle yanıp tutuşuyoruz. Peki yaşadığınız şehri yeterince tanıyor musunuz?
Peki siz sokaklarda ki bayrakların, pankartların yada çevrede oluşturduğu gürültü kirliliği sayesinde insanlara itici gelen seçim otobüslerinin seçmenin oy tercihini değiştirebileceğini düşünüyor musunuz?
Kendine özel, iyi bir lezzet fikrine ya da kaliteli bir hizmete sahip, sosyal medyada varlık göstermenin önemini kavramış, dekorasyonuna verilen önem kadar sosyal medyadaki içerik zenginliğini de önemsemiş restoranların daha geniş kitlelere ulaşacakları ve müşteri kitlesini de giderek büyütecekleri bir gerçektir.
Bugün, kullandığımız ürünlerden aldığımız hizmetlere kadar her şeyin bir markası var. Cebinizde ki telefonun, giydiğiniz ayakkabının, kullandığınız arabanın markalarını düşünün. Günlük yaşantımızda ister istemez binlerce markayla haşır neşir oluyoruz. Peki, sizce bir kent “marka” olabilir mi?